Bu Blogda Ara
Selanik
Kent, MÖ 315 yılında Makedonya kralı Kassandros tarafından bugünkü Thermi'de kurulmuştur. Kassandros, Makedonya tahtında hak iddia edebilmek için evlendiği Büyük İskender'in kızkardeşi Thessalonike'nin adını bu şehre verdi. Thessalonike adı aynı zamanda Tesalya'nın Makedonlar tarafından fethedilmesini de hatırlatır.
Makedonya Krallığı'nın Yıkılmasından sonra, Milattan önce 168 yılında Roma Cumhuriyeti'nin egemenliği altına giren şehirde Milattan sonra 50 yılında Aziz Pavlus bir hıristiyan cemaat oluşturdu ve Hıristiyanlığı yaymaya başladı. 4. yüzyılın son on yıllarına doğru İmparator Theodosios tarafından şehrin etrafı surlarla çevrildi. Selanik 550-750 yılları arasında Makedonya’nın Slav ve Avar işgallerine uğraması sırasında dört defa kuşatıldı, fakat alınamadı ve Ortodoks Hıristiyanlığı’nın “bir kalkanı” olarak kalmayı başardı. 620’de büyük yıkım getiren bir deprem şehrin en eski yapılarını ve sütunlu sokaklarını yerle bir etti; böylece antik yerleşim yeri bütünüyle ortadan kalktı. Bundan sonra Selânik dar, eğri büğrü sokakları, binalar arasında bahçeleri ve yeşilliğiyle Ortaçağ Bizans modeline uygun biçimde yeniden inşa edildi.
904 yılı yazında Girit’ten gelen bir Arap donanması şehri ele geçirdi, on gün süren yağmanın ardından 22.000 esir alarak Girit’e döndü. 10 ve 11. yüzyılların başında Bulgar çarları Büyük Simeon ve Samuel’in şehri alma teşebbüsleri başarısızlıkla sonuçlandı. Şehir 1204 yılında, başkent Konstantinopolis Dördüncü Haçlı Seferi sırasında işgal edilince Bizans'ın elinden çıktı ve Latin Selânik Krallığı’nın merkezi haline geldi. Aziz Demetrios, Aya Sofya gibi birçok önemli Ortodoks kilisesi yerel halkı rencide edecek biçimde Roma Katolik kilisesine dönüştürüldü. Şehir 1246 yılında Bizans tarafından tekrar geri alınmıştır.
Osmanlı dönemi
Selanik ilk olarak Osmanlı Devleti tarafından 1387 baharında Çandarlı Hayreddin Paşa ve Gazi Evrenos kumandasındaki birlikler tarafından uzun süren bir abluka neticesinde ele geçirildi. Yıldırım Bayezid, Selânik karşısındaki bir tepeye Türk garnizonunun varlığını belirten bir burç ya da kale yaptırdı. 1402 Ankara bozgunundan sonra Bizans İmparatoru II. Manuel Paleiologos, Selânik’i alıp kaleyi de yıktırdı. Emîr Süleyman Çelebi ile Bizanslılar arasında Gelibolu’da yapılan antlaşma uyarınca Selânik 1403’te resmen Bizans idaresine geçti ve Çelebi Mehmed dönemi boyunca bu şekilde kaldı.
II. Murad tahta geçince Selânik’i abluka altına aldı. Bizanslılar da koruyamadıkları Selânik’i 1423’te Venedik’e sattı. Osmanlılar buna itiraz etti ve Venedik’e karşı savaş açtı. Konstantin Jireček ya da Apostolos Bakalopoulos gibi tarihçiler, Venedik idaresini şehrin tarihinde görülen en kederli dönem diye nitelemiştir. Venedikliler büyük bir donanma göndermemiş, yeterli miktarda asker yollamamış ve şehir halkına karşı zorbaca davranmıştır. Bir zamanların canlı, zengin ve nüfusu kalabalık tüccar şehrinde bu dönemde açlık ve sefalet hüküm sürdü; halkın çoğu şehri terketti. II. Murad savaşmadan teslim olmaları halinde şehir halkına imtiyazlı bir statü sağlamayı teklif etti, Rum halk bu teklife olumlu yaklaştıysa da Venedik yönetimi II. Murad’ın teklifini reddetti. 29 Mart 1430’da bir ay süren şiddetli bir kuşatmanın ardından bizzat II. Murad önderliğindeki Osmanlı birlikleri surları aştı. Johannes Anagnostos’un anlatımına göre kanlı bir çatışma vuku buldu ve halktan birçok kişi esir edildi. Ancak daha sonra II. Murad fidye karşılığı esirleri serbest bıraktı. II. Murad, Venedikliler döneminde şehri terkedenlere geri dönmeleri çağrısında bulundu ve bunlara önceden edindikleri mal ve mülklerini iade etti. Aynı zamanda civardaki Osmanlı merkezi olan Yenice-i Vardar’dan 1000 kadar Türk’ü Selânik’e yerleştirdi.
1492’de İspanya’dan kovulan Yahudilerin bir bölümü başta Selanik olmak üzere Osmanlı topraklarına yerleştirildi. İspanya’dan kovulan yahudiler Selânik’in sur içi kısmına yerleştirilmişti. Burada küçük çaplı dokuma sanayi kuruldu. Yahudiler, yerleştikten pek az bir zaman sonra kayda değer bir bilimsel etkinlik içerisine girerek hukuk ve İbrânî bilgini Rabbi Samuel de Medina’nın liderliğinde zengin kütüphanesi olan bir bilim akademisi oluşturdular. 16. yüzyılın başında Selânik’te kitap basımını tanıttılar. Selanik bu dönemdenitibaren çeşit çeşit Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman toplumların hep birlikte uyum içinde yaşadığı önemli bir kültür ve ekonomi merkezi haline geldi.
Selanik'teki üç ana etnik grup olan Türk, Yunan ve Yahudilerin nüfus değişimleri. (1500-1950)
17. yüzyılda, Selanik, İzmirli bir Yahudi olan Sabetay Sevi’nin Sabetaycılık hareketiyle de adından çok söz ettirmiştir. Sabetay Sevi, Yahudi nüfusunun yoğunluğundan dolayı Selanik'te oldukça rağbet gördü. Sabetay Sevi, 1666’da Edirne Sarayı’nda mahkemeye çıkarıldı, kerhen Müslüman oldu. İnananların çoğu peşini bıraktı fakat Sabetay İslâm’a geçtiğinde Selânikli birçok Yahudi onu izledi ve kendilerini diğer Yahudi ve müslüman topluluklardan ayırdı (Sabatayist). Bunlar dış görünüşte Müslüman gerçekte Kabbala Musevi inancına sahip günümüze kadar gelen bir cemaat idi. Osmanlı idaresinin son yıllarına kadar bu grup kentin iktisadî hayatında ve uluslararası ticaretinde nüfuz sahibi olmayı sürdürdü.
Rumelide 1826 itibariyle farklı bir teşkilatlanmaya gidildi. Bu tarihte Selanik'in bağlı olduğu Rumeli Eyaleti lağvedilip onun sınırları içerisinde, Manastır, Selanik, Yanya Eyaletleri kurulmuştur. 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilanından sonra Selanik, ticaret ve kültür alanında büyük bir gelişme gösterdiği gibi Batı’daki Rönesans ve Fransız İhtilali’nden sonra gelişen fikir akımlarından da en yoğun etkilenen şehirlerden biri oldu. 1850 yılında bir kız lisesi açıldı. Yahudilerin okullarının yanı sıra Türklere ait modern okulların sayısı da oldukça fazla idi. Mithat Paşa tarafından yaptırılan bir sanat okulu Selanik Askeri Rüştiyesi ve 1879’da açılan Selanik Askeri İdadisi de bunlar arasında idi. 1863 yılından itibaren atlı tramvay işletilmeye başlanmıştır. Sultan Abdülaziz döneminde Rumeli Demiryolları projesi kapsamında 1871’de Selanik’ten Vardar Vadisi boyunca demiryolu döşenmeye başlandı ve bu hat Üsküp’e bağlandı. Bu hat 1890’da Manastır’a kadar uzatıldı. 1896’da ise İstanbul’a bağlandı. 1897-1903 yılları arasında yeni liman tesisleri yapıldı. Selanik Sultan II. Abdülhamid devrinde ülkedeki diğer şehirlere göre her konuda büyük gelişme göstermiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Selânik’teki hızlı nüfus artışı, dış dünya ile yapılan yoğun ticaret ve büyük ölçüde Rumeli demir yollarının yapımıyla ilgilidir. Selanik modern ulaşım olanaklarına sahip Osmanlı kentlerinin başında gelmekte idi. 1907’de elektrikli tramvay şehre geldiğinde İstanbul’da bile elektrikli tramvay yoktu.
Selanik, Osmanlı modernleşmesinin merkezi konumunda olması Jöntürk hareketinin gelişmesine ev sahipliği yapması, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkezi olması nedeniyle de ayrı bir önem taşımaktadır. Selanik özellikle Sultan II. Abdülhamid istibdadının baskısından İstanbul’a nazaran uzak kalması nedeniyle özgürlükçü fikirlerin gelişip kök saldığı bir yer haline gelmiştir. Osmanlı Devletinin son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki Cemiyeti bu kentte örgütlendiğinden dolayı ve cemiyetin askeri kanadından Selanik merkezli 3. Ordu subaylardan bir kısmı isyan bayrağını kaldırarak 27 Temmuz 1908’de Rumeli’de hürriyet ilan edip Sultan II. Abdülhamid’e Meşrutiyeti yeniden ilan ettirmelerinden dolayı İttihat ve Terakki taraftarları buraya “Kabe-i Hürriyet” “Mehti Hürriyet” gibi adlar vermişlerdir. 1909’da 31 Mart Vakasını takiben isyanı bastırmaya İstanbul’a gelen Hareket Ordusunun Selanik’ten yola çıkmış, Sultan II. Abdülhamid’in tahttan indirildikten sonra Selanik’e sürgüne gönderilmiştir. Fakat Selanik 3 yıl sonra Balkan Savaşları sırasında Yunanların eline geçince İstanbul'a geri gönderilmek zorunda kaldı.
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'dan sonra 2. büyük kenti olan Selanik, Balkan Savaşları sırasında, 9 Kasım 1912'de merkezden destek alamayan ve panik içinde dağılan Osmanlı Ordusu'nun direnişinin mümkün olmayacağını düşünen garnizon komutanı Tahsin Paşa Yunan Ordusu'na hiçbir direniş göstermeden şehri teslim etmiştir. Şehirde bulunan 25.000 kişilik Osmanlı Ordusu'nun direniş göstermeden teslim olması halkta büyük bir şaşkınlık ve panik ortaya çıkarmış ve binlerce Müslüman Osmanlı vatandaşı Yunanlar tarafından katledilmiştir.
Yunanistan Dönemi
Selanik 1916
9 Kasım 1912'de Balkan Savaşları sonunda 25.000 kişilik Osmanlı Ordusunun direniş göstermeksizin teslim olması neticesinde şehir Yunanistan yönetimine geçti. Osmanlı orduları, şehri Yunan çetelerine savaşmadan, ancak şehirdeki Türklerin can güvenliğinin sağlanması ve Tütün Reji imtiyazının devamı koşuluyla bıraktılar. Osmanlı Ordusu'nun Selanik'te bulunan kuvvetleri de silahlarını Yunan çetelerine teslim ettiler. Ancak Yunan çeteleri şehri teslim aldıkları günün gecesi kentte yaşayan pek çok Türkü, aralarında Osmanlı askerleri de bulunmak üzere katletmişlerdir. Şehrin simgesi olan Osmanlıların inşa ettiği Beyaz Kule sembolik bir vaftiz işleminden geçerek beyaza boyandı. O günden beri Beyaz Kule adıyla anılan bu yapının beyaz boyaları zamanla aşınıma uğradı ve eski rengini tekrar kazandı.
1917 yılında çıkan büyük bir yangın şehrin Türk bölgesini neredeyse tamamen yok etti. 1924 nüfus mübadelesi sonunda şehirde geride kalan bütün Türkler Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakıldı ve Anadolu'dan gelen Rum göçmenler giden Türklerin yerini aldı. Kısa bir süre içinde şehrin nüfus yapısı tamamen değişti. Yunanlar Selanik'te azınlıktayken kısa bir süre içinde ezici bir çoğunluk haline geldiler. Böylece Selanik'in Osmanlı-Türk kültüründe oynadığı rol son bulmuş oldu. Atatürk 10. Yıl Nutku'nda "Keşke Selanik'i de misak-ı milli sınırları içerisine alabilseydik" diyerek kentin Türkler için önemini vurgulamıştır.
Thermaic - Selanik
Selanik'te Osmanlı döneminden kalma bir sokak
Kısa bir süre içinde camilerin minareleri yıkıldı. Bazı cami ve sinagoglar kiliseye çevrildi. Eski Osmanlı evleri bakımsızlıktan yok oldu. Kentin geçmişiyle bağlantısı kesilerek (!) bir Avrupa şehri haline getirildi.
II. Dünya Savaşında neredeyse tüm Sefarad Yahudi cemaati (50.000 kişi) Alman Nazi işgalcileri tarafından Nazi toplama kamplarına yollanıp öldürüldü. Böylece Osmanlıdan kalma son eski ve köklü bir cemaat yok edilmiş oldu.
Selanik, 1997'de Avrupa kültür başkenti seçildi.
Selanik Otelleri İçin Tıklayınız
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder