İZMİR OTELLERİ İÇİN TIKLAYINIZ
İzmir'in ana
sembollerinden Tarihi Asansör'ün şaşırtıcı hikayesini daha önce duymuş
muydunuz?
Zamanında
Karataş zengin yahudi ailelerin yaşadığı semtti. Sahil Şeridindeki Mithatpaşa
Caddesi ile Halil Rıfat Paşa Caddesi arasındaki yükseklik farkı 58 metreydi.
İki yerleşim yeri arasındaki yaya ulaşımı, Müslüman nüfusun “Karataş
Merdiveni”, Yahudilerin ise en üst bölümünde bulunan Devidas Ailesi’nin evi
dolayısıyla “Devidasların Merdiveni” olarak adlandırılan 155 basamaklı sokak
merdiveniyle sağlanıyordu.
Halk
arasındaki kuruluş hikayesi Devidas Ailesi’nin reisi bir gün merdivenlerde
düşüp ayağının kırılması üzerine, sahil kesiminde oturan ve Devidas Ailesi’nin
yakın dostu olan Nesim Levi Bayraklıoğlu, iki yerleşim arasında yaya ulaşımını
kolaylaştırmak üzere tarihi asansörü yaptırır.
Marsilya'dan
İthal Edilen Tuğlalar
Asansör
giriş kapısının üzerinde hem İbranice hem de Fransızca “Asansör 1907 yılında
Nissim Levy tarafından inşa ettirilmiştir’” yazılı kitabe bulunuyor. Taş yapı
temeli üzerine tuğla örülü asansörün taş yapı bölümünün ardından balkona kadar
iki kademede ufalarak devam eden tuğla döşemeleri, Marsilya’dan özel olarak
getirilmiş.Çift kabinli asansörün bir kabini buhar mekanizmalıyken diğeri elektrik
enerjisi ile çalışıyordu Çift kabinli olarak inşa edilen ve soldaki mekanizması
su buharı, sağdaki ise elektrik enerjisi ile çalışır olarak faaliyete giren
asansörün Mithatpaşa Caddesi girişindeki holün solunda hidrolik kazan dairesi,
Halil Rıfat Paşa Caddesi çıkışının solunda ise makine dairesi yer alıyor.
İzmir'i
seyre daldığınız Tarihi Asansör'ün terası
Asansörün
varış noktasında, demir konsollar ile taşınan ahşap bir balkon bulunuyor,
balkonun dökme demir korkulukları ise dönemin en güzel motif örnekleriyle
süslü.
Türkiye'de
tek dünyada ise sayılı bir örnek
İki cadde
arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yaptırılan asansör, Türkiye’de bu
amaçla yapılan tek, dünyadaki ise sayılı örnekler arasında yer alıyor.
1942 yılında
Şerif Remzi Reyent’e satıldı ve geliri Karataş Musevi Hastanesi’ne bağışlandı.
Reyent’in ölümü üzerine Tarihi Asansör yeğeni Ayla Ökmen’e kaldı. Asansör bu
süreçte bir süre kapalı kaldı.
İzmir
Belediyesi dönemi
1983 yılında
İzmir Belediyesi’ne bağışlanan Tarihi Asansör 1985 yılında restorasyondan
geçirilerek her iki kabini de elektrikle çalışır halde düzenlendi. Kent
ulaşımına 1992 yılına kadar hizmet veren asansör, 1992 yılına gelindiğinde
İzmir Büyükşehir Belediyesince gerçekleştirilen ikinci restorasyon sonrası kent
turizmine kazandırıldı.
Tarihi
Asansör'ün Dario Moreno ile flörtü
Asansör,
Mithatpaşa Caddesi girişinde yer alan dünyaca ünlü İzmirli şarkıcı Dario
Moreno’nun eviyle de ayrı bir cazibeye sahip. Ünlü şarkıcının 1940′lı yıllarda
4 kardeşi ve annesiyle yaşadığı evin bulunduğu sokağa İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin 1992 yılında aldığı kararla “Dario Moreno Sokağı” adı verildi ve
Moreno’nun evi müze olarak düzenlendi.
Hem
İzmirlilerin hem de yerli ve yabancı turistlerin uğrak İzmir’in 106 yıldır
ayakta duran en önemli yapılarından biri olan asansör, iki semt arasında
ulaşımı kolaylaştırmanın yanı sıra eşsiz manzaraya sahip restoran, Cafe ve bar
olarak kent turizmine hizmet ediyor.Bu tarihi mirası bize bırakan Nesim Levi
Bayrakoğlu'na ve bugüne kadar gözü gibi bakan İzmir Belediye'sine teşekkür
ederiz.
Mimari
özellikler 56 m yükseklikteki çelik taşıyıcılı, tuğla dikey kütle, alt ve üst
kotlarda lineer gelişen kütlelerle dengelenmektedir. Asansör Çıkmazı Sokağı’nın
sonunda yapının önünde geniş bir açık alan algılanmaktadır. Yapının batısında
yer alan, bu bölüme taşan geçmişte üstü bekçi kulübesi, alt katı manifatura
mağazası olarak kullanılan iki katlı bina ile yanındaki ev ve doğu bölümde yer
alan, 302 Sokağa bakan iki ev zaman içinde yıkılmış, bu açıklık oluşmuştur
Asansör
binasında, kuzey cephesi ortasında konumlanan çift kanatlı üç ahşap kapı ile
şeffaflaşan, yanları düz, ortası tonozlu saçakla vurgulanmış giriş,
ziyaretçilerini adeta içeriye davet etmektedir. Girişin batı bölümünde basık
kemerli, ahşap doğramaları yenilenmiş iki pencere ve bir kapı ile doğuda ortada
basık kemerli üstü saçaklı bir kapı, yanlarında birer pencere görülmektedir.
Asansör
Kulesi, dikdörtgen planlı olup, aşağıdan
yukarıya
doğru kademeler halinde daralmaktadır. Dört kademe içeren kulede en alt bölüm
taş olup, üsttekiler tuğladır. Kulede her tuğla bölümün tuğla silmelerle
ayrıldığı, en üst bölüm dışında kütle köşelerinde de köşe silmesi etkisini
yaratacak çıkıntı oluşturduğu görülmektedir. Taş bölümün alt kısmı, Fransızca
ve İbranice olarak “Asansör, 1907 yılında Nesim Levi tarafından yaptırılmıştır”
ibaresine yer verilen, yapım kitabesi içermektedir. İkinci ve üçüncü bölümlerde
giriş cephesine bakan, her biri iki sıra halinde dikdörtgen formlu ve üstü
üçgen saçaklıklı toplam dörder pencere yer almaktadır. Üst bölümde ise,
yalnızca iki pencere bulunmaktadır. Çeperinde dönen terasın uzantısı ve onu
destekleyen dökme demir konsollarla bölünen kulenin en üst bölümü, tuğla
saçakla nihayetlenmekte, eğrisel örtülü metal şapka ile taçlanmaktadır.
Asansör
Kulesi’nin kayalıklardan koparılmasına karşın, üst kottaki mekânlar, kartal
yuvası misali zirvesine oturmaktadır. Tuğla ayaklar ve aralarındaki dökme demir
korkuluklarla sınırlandırılmış terasın doğusunda yer alan 1990’larda eklenmiş,
prizmatik kütleli, piramidal başlıklı batının doğuya açılan yüzünü çağrıştıran
ahşap seyir çıkması, düzeni ile açık terastan ayrışmaktadır. Teras altındaki
bölüm ise, 11 pencere ile körfeze açılmaktadır.
Yapının
giriş cephesi algılandıktan sonra, giriş kapısından hole geçilmektedir. Burada
giriş karşısında iki asansör, batıda personel soyunma odası, doğuda ise
geçmişte su pompası ile çalışan makine dairesi yer almaktadır.
Tuğla
duvarlı giriş holünde, asansörün olduğu cephede yumurta frizi, bitkisel
motifler, yıldız motifi mekânı zenginleştiren öğeler olarak dikkat çeker. Giriş
holünün üst örtüsü giriş saçağının uzantısı olarak yanları düz, tonoz
şeklindedir. Buradan terasa ulaşmak üzere asansöre girilmektedir.
Asansör
kabininde kişinin kendisi ile ya da yanındakilerle baş başa olduğu bir ortamda
sürprizli bir görüntü gözler önünden geçip gider. Kulenin küçük pencerelerinden
dış dünyaya açılırsınız. Oysa yukarıda, çarpıcı bir körfez manzarası ve eşsiz
kent panoraması ziyaretçilerini beklemektedir. Tıpkı enfes bir yiyeceği tadıp
da, sonra muhteşem bir ziyafet sofrasına otururcasına…
Zaman tüneli
İzmir’in
eşsiz manzarasına sahip, gün batımının en güzel izlenebildiği mekânlardan olan
Asansör, kentin gece ve eğlence hayatının da çarpıcı odaklarındandır. Yapıldığı
tarihte de
işlevini
düşey bağlantı sağlama ile sınırlandırmayan Asansör, ana işlevini
zenginleştiren sosyal kullanımlar da içermiştir. Günümüzde de bu niteliğini
sürdürmekte, düşey köprü oluşturma yanı sıra, restoran, meyhane, kafeterya,
toplantı salonu gibi eylemin odaklandığı mekânları da barındırmaktadır.
Yapının
yüklendiği anlam bağlamında Asansör’e bakıldığında, kentin tarihi düşey
simgelerinden olması, döneminin teknolojisini kente taşıyan nitelik arz etmesi,
düşey köprü olarak halkın yaşamını rahatlatması, belli bir dönemin İzmir ve
Musevi yaşamı içinde yeri olması belirtilebilir.
Buna paralel
olarak yapıyla bütünleşen kişilikleri de zikretmek doğru olacaktır. Yaptıran
Nesim Levi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağışlayan Ayla Öktem, restore
ettiren Ahmet Piriştina, restorasyon projesini hazırlayan Zehra-Oktay Ekinci,
sistemi uzun yıllar çalıştıran Recina- Josepho Palombo, ardından Hüseyin
Çetinkaya, daha sonra Derviş Bey ve Motorcu Mithat Bey…
Yapı
çevresinde ömrünün önemli bölümünü geçiren, adeta semtle bütünleşen isimler
arasında ise, 305 Sokak No: 75’te oturmuş olan ikiz kardeşler Sofia- Aleksander
Tahinci, ağabeyleri Mikael ile 302 Sokak’ta yaşayan Güney Ergömültaş
belirtilebilir.
Zaman
tünelinde gezinti yaparcasına, Asansör yapısı ve çevresi zihinlerden geçirilmeye,
geçmişinden okunmaya çalışıldığında, geçmişin İnönü Caddesi, günümüzün
Mithatpaşa Caddesi’nde çalışan tramvayların, troleybüslerin yerini otobüslerin
aldığı, bu akstaki iki katlı cumbalı evlerin çok katlı apartmanlara dönüştüğü,
sahildeki iskeleler ve deniz banyolarının kalmadığı, artık rekreatif uğraşın
koşu ve balık tutma olduğu belirtilebilir. Asansör yapısı ise, düşey köprü olma
ve sosyal işlevini çeşitli nedenlerle zaman zaman gerçekleştiremeyip, kullanım
dışı kalmışsa da, günümüzde gece, gündüz yaşayan, nesillerin birbirine
aktardığı tarihsel odak olarak varlığını sürdürmektedir.
Günümüzde
modern düşey odak olan genellikle otel işlevli gökdelenler, ölçekleri ile
tarihi kulelerle yarışır gibi görülseler de, tarihi odaklar geçmişin
sürekliliği ve tarihsel sürdürülebilirliğinin göstergeleri olarak
ayrıcalıklıdır. Bu bağlamda Asansör Kulesi, geçmişi geleceğe taşıyan en önemli
kent simgelerinden biri olma özelliğini sürdürecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder